Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını demiş Şems-i Tebrizi. Bu söz ilk duyduğum andan itibaren aklımın köşesinde iyi bir yer etti. Sanırım bir taşla iki kuş vurup aynı anda hem değişimin pozitif olma ihtimalinden hem de değişimden duyulan insansı korkuya değindiği için.
Neden korkarız değişimden , düzenin
bozulmasından? Üstelik o düzen ağır aksak işleyen paslı çarklardan ibaretken
bile. Çünkü insan beyni alışkanlıklarını ,rutinlerini sevmeye programlanmıştır.
Dış görünüşünde olağandışı farklılık
olmayan dört kadın dönem boyunca belli aralıklarla 200 kişilik bir sınıfın
dersine giriyor .Sırasıyla 15,10,5,0 derse giriyorlar ve dönem sonunda
öğrencilerden kadınların çekiciliklerinin puanlanması isteniyor .Öğrenciler en
yüksek puanı 15 derse giren yani en çok katılan kadına veriyorlar .Bu da bize
bir şeye daha çok maruz kalmanın onu daha çekici kıldığını gösteriyor .Ancak bu
durumun istisnaları var.
Şimdi gelelim bu etkiyi etkisiz kılan
durumlara .Yine araştırmalara göre bir uyaranla ilgili ilk izlenimimiz
halihazırda negatifse ona daha fazla maruz kalmak onu daha da negatife
götürüyor .Belki de bazı reklamların bizde antipati yaratmasının nedeni budur
zaten en başta kafamızda negatif bir yankı uyandırması .En başta nötr olduğumuz
durumlarda ise uyarana maruz kalmak izlenimimizi iyileştiriyor ,pozitife
götürüyor ve uyarana karşı duyduğumuz güveni artırıyor .Tüm bu olaya evrimsel
psikoloji perspektifinden bakarsak aslında her şey yine temel hayatta kalma
içgüdülerine dayanıyor .Beynimiz bir şeye defalarca maruz kalmasına rağmen o
uyarandan tehdit almıyor ve bu da beynimizin o uyarana güvenlidir damgası
yapıştırması için yeterli oluyor .Bu şekilde damgalanan uyaranlar kümesiyse
genel güvenliğimizi tehdit etmeyecek dış uyaranlar kümesini oluşturuyor ve
bunlarla mutlu mesut yaşıyoruz🤩 tabii konfor alanımızın
elverdiği ölçüde çünkü beynimiz güvenlidir damgası yapıştırdığı uyaran
haricinde bir şeyle karşılaşınca beynimiz bunu potansiyel bir tehdit unsuru
olarak algılıyor ve bizi koruma moduna alarak uyarandan uzaklaştırıyor çünkü
beynimiz bunun bizim için iyi olup olmadığını henüz bilmiyor .Bu bir müziği ilk
kez dinlemek , yabancı bir ülkenin mutfağından ilk kez yemek yemek , yeni bir
dil öğrenmek olabilir .Bu da doğal olarak değişimin getirdiği yenilikleri
kaçırmamıza ve rutinimizde kalmamıza neden oluyor .Buna hepimizin yakından
tecrübe ettiği COVID-19 ve akabinde değişen dünya düzeni örnek olabilir .Beyin
bu düzene adapte olmaktansa eskiye dönmeyi bin kere tercih ediyor aslında o
düzen verimli işlemiyor olsa bile.
Tüm bu yazıyı bir sonuca bağlayacak
olursam , belki de yeni bir normale yelken açtığın şu günlerde karşına başka bir
ihtimal başka bir yol çıkarsa hemen panikleme belki bu yeni şey hayatını alt
üst edecek ama nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi
olmayacağını?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder